İslâm, İslamiyet
ESSELÂMU ALEYKÜM VE RAHMETÜLLÂHU VE BEREKÂTUHU

Join the forum, it's quick and easy

İslâm, İslamiyet
ESSELÂMU ALEYKÜM VE RAHMETÜLLÂHU VE BEREKÂTUHU
İslâm, İslamiyet
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Aşağa gitmek
M.Mustafa
M.Mustafa
Admin
Mesaj Sayısı : 22
Puan : 60
Teşekkür edilmiş : 1
Kayıt tarihi : 06/12/17
https://islamiyet.hareketforum.net

Esma-ül Hüsna (Melik) Empty Esma-ül Hüsna (Melik)

Cuma Ara. 08, 2017 11:24 pm
Hazret-i Zeynep ile tezevvücü velîmesindeki bereket hadisesi




ESMA-İ HÜSNA
Melik





Allah (cc), Mâlik’tir, Melik’tir, Melîk’tir Yani Allah Teâlâ kâinat mülkünün tek sahibidir, tek padişahıdır, tek hükümdârıdır, tek sultanıdır; tek söz, tek güç, tek kudret, tek mülk, tek hüküm, tek emir ve tek kanun sahibidir Hüküm ve emir Onun elindedir Her şey Onun irâdesine ve emrine isyansız boyun eğmiştir Sultan-ı Ezelî olan Cenâb-ı Hak emir verme, hayat verme, öldürme, yok etme, azap verme, mükâfâtlandırma gibi her çeşit fiillerde dilediği gibi tasarruf yapar Mülkün dış yüzü ve iç yüzü Onundur
Mâlikü’l-Mülk-ü Zülcelâl, kâinat üzerinde gerçek tasarruf sahibidir İnsanlara emir ve nehiy gönderen Odur Emri her şeye geçer Her şeyin sahibi ve Rabbi, her şeyi “Ol!” emriyle olduran, kâinatın hükümranlığı sadece Kendisine ait olan, dünyada insanlara mülk emânet eden, âhirette ise tek hüküm ve emir sahibi olan Cenâb-ı Haktır
Mülk ve emir sahibi mânâsında olan Mâlik ile, bu ismin mübalâğa şekli olan Melîk ve Melik isimleri Peygamber Efendimiz (asm) tarafından bildirildiği gibi, Kur’ân tarafından da zikredilmiştir





İlgili âyetlerden bir kaçı şöyledir:




“Mülk ve hükümdarlık elinde bulunan Allah yücedir O her şeye kadirdir” (Mülk Sûresi: 1) “O Allah ki, Ondan başka İlâh yoktur Melik’tir, Kuddûs’tür” (Haşr Sûresi: 22) “De ki, ‘İnsanların Rabbine ve insanların Melik’ine sığınırım’” (Nâs Sûresi: 1-2)
İçinde sere serpe yaşadığımız mülkün Melik’e âit bulunduğunu, Melik’in ise bâkî olduğunu beyan eden Bediüzzaman Saîd Nursî, Melik’in emirlerine boyun eğdiğimiz müddetçe mülkün fâni oluşundan ve elden gidişinden teessüf etmememiz gerektiğini, çünkü gidenin yerine yeni mülklerin yaratıldığını, öyle ise mülkün geliş-gidişinin tâzelenmekten ibâret olduğunu kaydeder
Bedîüzzaman’a göre, “hâkimiyet” kâinatta esaslı bir hakîkattir Nitekim, bu kâinata geniş bir dikkat nazarıyla bakan herkes, kâinatı gayet haşmetli ve gayet görkemli bir memleket ve gayet faaliyetli bir şehir hükmünde görecektir “Yerin ve göğün orduları Allah’ındır” âyeti bitkilerden hayvanlara, zerrelerden yıldızlara bütün varlıkları birer Rabbânî ordu olarak vasıflandırır Bu sayısız ordular içinden, hem küçücük memurlarda, hem de pek büyük askerlerde hâkim olan tekvînî emirlerin, âmirâne hükümlerin ve şâhâne kanunların cereyânları hiç şüphesiz, bir mutlak hâkimiyetin ve her şeye hüküm geçiren bir geniş âmiriyetin vücudunu göstermektedir
Allah’ın her hükmüne ve emrine bütün varlıkların kayıtsız-şartsız boyun eğmiş olduklarını beyan eden Bedîüzzaman, kâinatta şerîke ve ortağa hiçbir mahal, hiçbir makam ve hiçbir imkân olmadığını, şirki destekleyen delîl de bulunmadığını, esasen şirk meselesinin delilden kaynaklanan bir ihtimal ve emâre de olmadığını; binâenaleyh hangi şeye bakılırsa Allah’ın birlik mührü göründüğünü, her şey üzerinde hakîkî tesir ve tasarruf sahibinin ancak ve ancak Cenâb-ı Allah olduğunu kaydeder
Yerden göğe, zerrelerden yıldızlara, ezelden ebede kadar her ne varsa, göklerin, yerlerin, dünyanın, âhiretin ve her şeyin Allah’ın mülkü olduğunu kaydeden Bedîüzzaman, pek büyük zerreler âleminden tâ bir sineğin vücuduna kadar bütününü mülk ve tarla yapan ve küçük insanı o büyük mülke nâzır, müfettiş, çiftçi, tüccâr, dellâl, kul ve mülk emanetçisi yapan ve insanı Kendine muhterem bir misâfir ve sevgili bir muhatap kabul eden Cenâb-ı Hakkın bütün varlıklar üzerinde eksiksiz ve eşsiz bir biçimde tasarruf ve hüküm sahibi olduğunu beyan eder
Bedîüzzaman’a göre, fânî dünyanın insanı üzmesinin sebebi, insanın, mülkün sahibinden ve Mâlikinden gaflet etmesidir Mülk, Kadîr olan, Rahîm olan, Mâlik olan, Melîk olan Allah’ındır Mâlik-i Hakîkîden gaflet edilmemelidir İnsan Allah’ın hem mülküdür, hem de mülkü üzerinde Allah’ın emriyle tasarruf eden memlûküdür İnsan kendini kendine mâlik saymamalıdır Çünkü insan, kendini idâre etmekten âcizdir O yük ağırdır Mülkü sahibine teslim edip Allah’ın kudretine dayanan ve rahmeti ittiham etmeyen insan keder çekmez, sıkıntı çekmez, keyfine bakar, zahmeti atar, hoşnutluğu bulur Çünkü, yerden göğe, serâdan Süreyyâ’ya, zerrelerden yıldızlara, ezelden ebede kadar her bir mevcut, semâvât ve arz, dünya ve âhiret, her şey Allah’ın mülküdür Hakiki mâlikiyet mertebesi sadece ve sadece Allah’ındır
O halde hiç şüphesiz Mâlikimiz Allah’tır, der Bedîüzzaman Çünkü biz memlûküz Bizim üzerimizde tasarruf eden bizden başkasıdır, Yaratıcımızdır Cenab-ı Hak, Mâlik ünvanıyla bütün kâinatın ve bizim Rabbimizdir








(Risâle-i Nur’da Esma-i Hüsna)
Sayfa başına dön
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz